Thursday 23 February 2012

Rio yolları taştan, sen çıkardın beni beni baştan...

23  Şubat 2012 Sao Paulo hakkinda ilk izlenimler:  Havalimaninda beni karşıladıklarindan beri bir güvenlik uyarısıdır ki gidiyor, çantani çok iyi koru, çok para alma, paralarını bölerek değişik yerlere sakla,cep telefonuyla ortada konuşma.... Epey korkutuldum ilk başta yani... Ancak tek başıma paranoyak paranoyak sürekli etrafi kolaçan ederek, durmadan arkamdan biri geliyor mu diye bakarak yürümekten sıkılınca rahatladım ve heryerde olmasa da benim vakit geçirmekten keyif alacağım kısımlarda çok da bir tehlikenin olmadığını gördüm.  4 sene yaşadığım Londra'da bir kez bile tehlikeli bir an yaşamamışken, seneler sonra turist olarak Portobello Market gezerken, çantamdan 60 poundu yürütmüslerdi... O hesap, kalabalik turistik yerde totoyu kollican... Neyse Sao Paola'ya dönelim. 20 milyona yakın bir nufus. Gerçi tanıştıgım SP liler merkezde o kadar insan olmadıgını, ancak çevre bölgelerle o sayiya yaklaşılabileceğini söyledier.. Merkez 11 milyon derler... Bilemicem nedir doğrusu....  Şehri çok ana hatlarıyla Avenue Paulista diye çok büyük ve geniş bir cadde ayiriyor. Caddede dev gökdelenler ve genelde is merkezi olan plazalar çevrelemis. Şehir genelde düz olmasina rağmen bu cadde hafif tepede ve kuzeyle guneyi bir bıçak gibi ayirıyor her açıdan.. Kuzeyi daha fakir ve bakimsız, güneyi tertemiz düzenli ve çok şık... Ben Jardim Europa denen konsolosluklar ve rezidanslarin olduğu genelde yüksek duvarlı bahçelerinin içine gizlenmiş müstakil evlerden oluşan yemyesil bir bölgede kalıyorum. Zaten daha geniş anlamda Jardins diye geçiyor bu şık bölgeler... Jardin Europada sadece evler var, Jardim Paulista ise tam anlamıyla şehrin Nişantası bölgesi. Magazalar, cafe ve restoranlar... Zenginlerin yaşadığı bir bölge olduğunu hemen anlıyorsunuz.... Av.Paulista'nın bu havalı kısmında birkaç saat geçirdikten sonra, kuzeyine geçip bir sokak atlayinca bıçak gibi değişimı hissediyorsunuz. Baixa Augusta denen, eskiden red light district olduğu söylenen bölgede barlar, cafeler var ancak çok daha salaş.. Haftalik Sao Paulo CS Meeting bu bölgede oluyor. Acai Beach Bar'daki toplantıya dün gittim, zaten katılacağımı websitesinden bildirmistim. Yabancilarin isimleri yakalarına yeşil renkte geldikleri ülke ile birlikte yazılıyor. Lokal brezilyalılar içinse siyahla sadece isimleri... Ben sırf turistler doldurur, körler sağırlar birbirini ağırlr diye düşünmüştüm ama yanılmışım... Eşit sayıda turist ve lokal birarada içip muhabbet çok keyifli... Hem Brezilyaliların, hem de çoğu buraya gelene kadar dünyanın birçok yerini görmüş gezginlerin Türkiye'den ve özellikle İstanbul'dan geldiğimi soylediğimdeki tepkilerı inanılmaz... Ya Türkiye'yi görmüş ve aşık olmuşlar, ya da sıradaki hayalleri İstanbul'a gitmek.... Özetle burada Türk olmak çok havalı birsey. Ayni şekilde havalimani pasaport kontrolunde de hicbir sey sormadılar, bir sürü kişiyi sorguya çekereken..... ( havalı birşey de Galatasaraylı olmak, burda futbol muhabetini aç, kırk yıllık kankasın zaten anında ) Bu şehir turiste alışık olmadığı icin sokakta gezerken bilgi almak, sorunuza cevap bulmak çok zor. En ünlü meydanlarindan biri olan Praça Se'de bile tourist info bulamadım, bir harita satın alamadım... Kimse de gerçekten ingilizce konuşmuyorken bu CS Meeting ilaç gibi geldi... İngilizce konuşabilen ayni kafada brezilyali arkadaşlarına herseyi sorabiliyorsun. Just for the sake of that, Istanbulda Beyoglu'nda burnumun dibinde yapılan CS meetinglere gitmeye üşenmistim, dönünce mutlaka vakit buldukça katılacagim... Sao Paula'ya bu ilk ayak basışım daha çok para bozdur, yol yordam ögren, telefon karti al gibi pratik işlerle geçti, daha gezilecek çok yeri, yapilacak çok şeyi var..  Orada iki bavulumdan birini bırakarak, az önce Tiete istasyonundan otobüse bindim. Rio de Janerio'ya istanbuldan kankalarla buluşmaya gidiyorum.... Vücut diliyle biletler alındı, yol bulundu ama az kalsın yanlış otobüse binilerek asıl otobüs kaçırılıyordu ( ki bunu yapmak benim için bir klasiktir, Kadiköyden Beşiktaş'a gittiğimi sanarken kendimi Kınaliada'da bulduğumu beni tanıyanlar çok iyi hatırlarlar, ya da İtalya'da yanlış trene binmekten bir günümü yediğimi heheheh ) 68 reale alinan bu otobusun konforu şaka gibi... Süper!!!! Koltuklar nerdeyse THY comfort class kadar büyük, yatıyor. Koca yastık ve battaniye verdiler.. Olur da ülke içinde gece yolculuğu yaparsam kullanırım (Costa veya 1001 firmalarıyla git dediler ama ben pek menunum firmam Expresso do Sul'dan. Değerli Yolcular, Sao Paulo istikametinden Rio de Janerio şehrine devam etmekte olan yolculuğumuz yaklaşik 6 saat 10 dakika sürecek, sanirsam hiç de mola verılmeyecektir... Hayırlı yolculuklar dilerizzzzz... ( yarım saat mola verildi)

1 comment:

  1. rioya inince 2008 yazını yad et hustin ve sokaklarda neler yapıcağını biliyoun braziüll la la la la la laaaaaaaaa demeden geçme siyah beyaz taşlı yollarından,ve aman haaaa aman haa diyorum ne için dedimii anladın sen;))

    ReplyDelete