Monday 5 March 2012

Allahım beni nerelere düşürdün?(Itacare II)


Itacare!de gunesin batisi...
Plajlardan sadece bir tanesi

5 Mart 2012 Ben cenneti buldum...... itacare'de ilk gün pazarin bir arkadasi Zeynepin Brezilyali manitasi Zazu vey Zuza....offfff hep karisitiriyorum  çocuğun adını... Onun evince kaldık kasabadan 9 km toprak felaket bir yoldan gidilen Brezilyanin çok yerinde olduğu gibi telefonun çekmedigi, en yakın evin 2 km uzakta oldugu, tropik ormanın içindeki muhteşem ev. Video ve fotalar çektim ama yüklemeyemiyorum... Birgun herseyi yukleyeceğim!!!!!!!! Zaten otobüs yolculuğu dur kalk dolmuş mantigiyla 6 saat sürdüğünden pestil halde uyuduk. Geceden araba kiraladık. Sabah 7 de ormanın içindeki evde tropik bir yağmura uyandık. Eyvahhhh, bugün tekne turu var, yağmur napiçaz filan derken hakkaten 20 dk sonra güneş pırıl pırıldı.

Tekne turundan fotolar





Tekne turu komikti. Tek turist, yani brezilyanlilarin deyimiyle gavur anlamına gelen tek 'gringo'lar bizdik teknede. Coluklu cocuklu 30 kusur yerli, iclerinden birinin dogumgunu sebebiyle bu teknedeyiz..... Tekneye 50 km arabayla giderek, Camamu'dan bindik...  Koylar guzel, ben dudaklar ucukladi fena diye gölgeye kaça kaça bir gün geçirdim... Ama koyalr uffff..... Teknedeki yapilan bedava passion fruitlu carparinha çekilisinde ödül bana çıktı... Bunlar zaten 8 de biraya başlamışlardı.... İkinci gece şahane pousadamız Lawrance Surf Pousada’ya yerlestik, tatilin basinda beri ilk kez bir noktada bavulu tek kez açıp, esyalarımızı yerlestire yerlestire odaya yayıldık. Otel, askerligini yeni yapıp bitirmis israilli genc kızlarla dolu...

Akşam bizim sokataki ennnn havalı bar FAVELA' da bir gece...... Yine en çok israilliler ve o muhteşem vücutlu zenci yerli çocuklar, turist kız peşinde... Bugün arabayla önce Ilheus'a doğru koylarda gezdik, ben kendimi kaybettim. Bu kadar şahane tropik bir orman, önünde dev bir okyanusun patlayan dev dalgaları.... Havaizinho üzerinden Enginocha plaji... Arabayi daha 2 sene önce acılmis asfalt yolda park ederek, ormanın içine bir yürüyüş....Filmlerde gördüğüm tropik ormanın içinde hayatimda ilk kez gördügüm ağaç ve bilumum bitkiler... Sadece muz agaçları ve palmiyeler tanıdık. Şelale sesi duyuyoruz ama bitki örtüsü o kadar sıkı ki, sadece ses var...Daracik patika bir yolda yürürken, turistin teki kaybolduğunu sanarken, bizi görünce yola devam etmeye bizimle geliyor. Gökalpcigim şehirde bizim nasıl hayatımızı kurtardiysa, burda da çok sanslıyız çünkü Zeynep aylardir burda İtacare’de kalıyor. O buraları öğrenmemiş olsa turist kitaplarında filan bulup öğrenemeyiz bu cenneti... Orman içindeki patikadan ulaştığımız koy o kadar muhtesem ki tüm gün burdan kımıldamadan yayılıyoruz.... Bir köylu adam var salgado ( atıstırmalık) satiyor... Beyaz bir kök bitkisinin unu su karıstirlmadan tavada pisiyor, yağ fian da yok... İçine kaşar, domates, ve kurutulmuş et... Aman allahım böyle bir lezzet var mı???????? Gün içinde toplam 8 tane yedik mi????

Dönüşte orman patkasında Zeynepin üzerine bastığı, bir erkek elinden daha büyük tarantula örümcek günün highlight'ı.... Biz cıyakkkk ciyakkkkk..... Şehre dönerken zenci rastlalı lokal rehber Erasmus'u yolda görüyoruz,yanında arjantinli cift. Minicik arabımizda polis çevirmeden kaçmak için dev gibi Erasmus bagajda bir örtünün altında.... Acelemiz var, günbatımını izleyeceğiz.... Güneş batışını Itacare'de plajdaki tepeden izliyoruz,,, güneş batinca da  karanlıkta yüzme. Pazar bügun extra formunda, bütün koy kahkalarımızla çınlıyor... Akşama program çok hepsine yetişebilecek mıyiz bakalım..... Önümuzdekı günlerın programı için ciddi ders çalısmamız, araştirma yapmamız gerek, ben blog yazıyorum, onlar facebookta!!!! Pazar bozulan macbook nedeniyle zaten depresyonda.... Sonumuz hayrola.....

No comments:

Post a Comment