Friday 4 May 2012

Trujillo - Peru

Trujillo -1  Mayıs 2012- Peru
Butun Trujillo boyle rengarenk
 Mochelerin taptiklari dag, ve antik kentleri su anda uzerinde sadece kaktusler olan kumdan bir col


 My Moche men :)

Hairless Peruvian Dog, burada boyle tuysuz bir kopek cesidi var. Acayip tatli, her yerde

Gece yolculuğünda hasta hasta sürünememe herşeye değdi... Minik bir şehre sabaha karşı varış... Sokaklar ıssız.. Harika! Çünkü colonial renk renk evler,çoğu tek katlı. Bir tek insan yok, kilise açık giriyoruz.. Bir de sehirde tek açık cafeyi bulup, bir guzel kahvaltı. Aradığım tour agency karşıma çıkıyor. Elimimzde bir görülecek yerler listesi var, ama ne nerde, nasıl gidilir bilmiyoruz ve sadece 1 gün var.. Tur hayatımızı kurtarıyor. İlk durak Huaca del Sol y la Luna... MS 100 ve 800 yılları arası, Inca dönemi başlamadan önce Moche nehri kıyısında MOCHE medeniyetinin başkenti olmuş, 100.000 nüfuslu antik kent.. tarihteki El Nino kasırgası tüm medeniyeti sular altına, günümüzde de kumlar altına gömüyor. Kumdan bir çöldeyiz. Issız kumda sadece iki büyük camur tuğlalarından yapılmış, epeyce yıkik dökük ama görkemli piramit. Biri güneşe biri yüzyıllar sonra aya adanmıs. Halk aşagıda antik kentte yaşıyor. Piramitler sadece krallar ve din adamları için mezar ve dini tören mabedi. Sadece mezar ve tren için şehirden büyük yapılar inşa ediliyor. Köle ve işçi ile degil, her aile kendi camur tuglasını üretip getirmesiyle ve yardım etmesiyle. Yaklaşık 20-25 yılda bir bir insan tanrılara adanarak öldürülüyor. Ölümden sonraki yaşam adina bir şeref.. Her ölen kral veya din adamının mezarına, çanak çömlek, ıcecek, giysi vs birakılıyor. Şehri sular gömse de, yüzyıllar sonra sadee bu mezarlardaki canak çömleklere yapılan resimler sayesinde bir kültür, her türlü inanış ve yaşamıyla ortaya çıkıyor.. Yazı yok, sadece çizimlerle...

Piramitleri gezerken tek gördügünüz çamurdan tugla, bazen de duvar süslemeleri.. Sonra müzeleri gezince mezarlaran çıkan binlece altın - gümüs - bakır ve sermaik işlemeyı görünce o bomboş görünen pirmaitler doluyor... Bunlarin çoğu başkentteki, hayatımdaki en güzel bahçe içınde olan müze Museo Larco.... 1923 lerde Larco isimli arkeaologun şahsi koleksiyonu. Binlerce binlerce binlerce eser, muzede adeta bir kütüphane ya da, arşiv gibi saklanıyor..

Günün devamında Chan Chan'da kumlar içinde gezmeye devam... 10 küsür temple, her biri bir kasada kadar büyükk.... Ve günün sonunda Pasifik okyanusu kiyisinda Huanchaco surf kasabasi. Gerçek perululularla dolu. Herkes çok sıcak gülümsüyor, el sallıyor ve minicik. Ben bile aralarında selvi boylu kalıyorum!!

Sadece camurda dev sehirler ve tapinaklar kurmuslar, ucsuz bucaksiz..



 Ahu´cugumla...



 Adini bilmedigim dev bir taze fasulyeye benzeyen meyve.. icindeki dev fasulyeleri cok lezzetli tatli meyveler
 Bir ceviche bu kadar mi buyuk olur, guney amerikada en az on kez ceviche (limon asidiyle pismis cig balik) yedim, boyle sasalisini gormedim.  Ve misir tanelerinin en kadar dev oldugunu anlatabilmek icin elimi yanina olcek koydum!!!!


Trujilloda tanistigimiz  Ingiliz arkadaslarimizla ogle yemegi

 Guney Amerikda cogu sehirde oldugu gibi Trujillosún da merkezi tabi Plaza des Armas.. Ve o meydanda da dev bir catedral. Hicbir sehirde bu degismedi bu henuz (Brezilya haric)



No comments:

Post a Comment