Friday 6 April 2012

Iguazu sen nasil bir seymissin?!?!?

Iguazu şelalerini gördükten sonra tek şey diyebiliyorum. Ben ömrümde hiç şelale görmemişim, gördüklerim su birikisintisi, çeşme filanmış. Eskiden Paraguay'a ait olan şelallere önce bu şelalerin suyu benim topraklarımda doğup buraya geliyor diyerek Brezilya sahip çıkmış, ardından Arjantin de hakkını yedirtmemis, yazık şu anda İguazu şelalelerinde Paraguay'ın adı geçmiyor sadece ülke sınırı çok yakında okları görebiliyorsunuz... Bizim otelimizi Asli A. ayarladı. Aslı G, o ve ben Arjantin tarafında(Puerto İguazu) merkezin biraz dışında La Cautiva diye küçük, ama mandalina ağaçlarıyla kaplı bir bahçenin içine yerleşmis bir otelde kalıyoruz. Havuzu da var, ilk gün az vaktimiz kaldı hava kararacak diye otelde yayıliyoruz. Akşam yemeği için gelen taksici Juan'ı önümüzdeki günler için bağlıyor pazarlık yapıyoruz... Nereden bilelim bizim bücür Juan'ın ertesi sabah 9 da bizi satacağını, telefonunu bile açmayacağını. Sabah Juan'ın bizi yarıyolda bırakması hiç canımızı sıkmıyor. Once otostopla ana caddeye çıkıyoruz, arka kolktuktakı ufaklık bebeleri biraz sıkıştırmamıza rağmen tatlı bir adam bizi alıyor. Sonra otobüsü de saniyeyle kaçırıyoryz duraktan.. Bakıyoeuz taksi üç kişiye bölünce mantıklı.


Ilk parka girdigimizde uzaktan hasmetini fark etmiyoruz

Sadece uzakta cok selale var gibi

Ses inanilmaz yukseliyor

İlk günün tamamı arjantin tarafındayız. 3 ana yürüyüş hattı üzerinden 270 adet şelalelenın altını üstünü her tarafını geziyoruz. İçerde bir ring tren hatti, yaklaşık 1,5-2 saatlik üç yürüyüş rotasi var. Breilyada geçen ay gittiğim doğal park Chapadadan çok farklı. Orda tam trekking dag tepe tırmanıyordun, burada herseyingilizce de olan yönlendirmeler, ve dösenmiş yollarla çok düzenli.  En ihtişamlı şelale Devil's Throat (Garganta del Diablo) Gümbür gümbür sesi zaten yüzlerce metre öteden geliyor. Ben hayatımda bu kadar büyük, bu kadar görkemli, insanın tüylerini diken diken eden bir manzara, bir doğa harikası görmedim. Malesef foto ve videolar ihtişamını yansıtamıyor. Niagara şelalesinden daha yüksek ve iki katı genişlığınde.  Bayan Roosevelt burayı ilk gördüğünde 'Poor Niagara, zavallı niagara!' demiş....... Nehir çok sakin, adeta durgun bir su gibi görünerek giderken, aniden 90 dereceyle yüzlerce metre aşağıya kırılıyor. O sakin görünen su, bambaşka bembeyaz bir güce dönüşüyor ki, kelimelerle açıklayamıyorum. Su patlayıp köpürerek aşağı inerken dev bembeyaz buhar bulutları önünü kaplıyor. Aslında buharlaşma değil, suyun sıcraması. Ama o kadar büyük ki bulut oluşturuveriyor... Ve sonucunda bir sürü gökkuşakları. Hiç bu kadar çok gökkuşağı da görmemıştik... Heyecandan ve mutluluktan aklını kaçırırsın öyle bırşey....
Asli A. ile yaramazlık yapmadan, adrenalini yukseltmeden duramıyoruz. Speedbiatlarla nehirden şelalelerin altına girmek.. Altına girmek lafı çok iddialı olur, ölürsün ama sudan yaklaşan hız teknelerine biniyoruz. 125 arjantin pesosu, yani 50 tk filan.  500 lira olsa yine de yapılması gereken, kesinlikle 'once in a lifetme experience' Devils Throat ve bir küçüğüne sadece yaklasabiliyoruz. Duyulan ses anlatılamaz. Zaten bikini ve can yeleklerliyleyiz. Çok güçlü soğuk bir duşun altına girdiğinizi hayal edin. O kadar ama o kadar zevkli ki bottaki 40-50 kişi çocuklar gibi delirip 'otre mos' yazılışını atıyorum. Bi dahaaa, bi dahaaaaa nidalarıyla kaptanı kandırıp, bir kez daha suyun altından geçiyoruz. Bu muhteşem deneyim malesef sadece 10 dakika sürüyor...

Tüm yürüyüş rotalarını saat 17:00 e kadar bitiriyor, yani şelalleri alttan, üstten, sağdan, soldan, yakından, uzaktan görüyor, hepsınde ayrı etkileniyoruz.. Artık şelale şımarığı oluyoruz. Türkiyenın en büyük şelalesi boyunda olanları biz şelalleden saymıyoruz artık...
Dönüş için merkeze giden belediye otobüsüne atlıyor, ana caddede otelin sapağından içeri yine otostop çekiyoruz Asli A. ile... Aaa aaaa tesadüde bak, bizim otelin resepsiyonisti kızın annesi almıs bizi...

Dakikada 36 olimpik havuz dolduran bir miktar, fotograf gercegini yasatamiyor:(

Aslinda buhar degil sadece su sicramasi,o kadar yogun ki!


Ilk gokkusagimiz, sadece bu kadarla kalacagini saniyoruz

Suyun kirilma noklarinda kopruler yapmislar, suyla asagiya suruklenecekmissin hissi...

İkinci gün de taksiyle Arjantin-Brezilya sınırından geçiyoruz. Ben böyle kolay geçiş görmedim. Toplam max 10 dakika filan bir sıraya giriyor duruyoruz, biz arabadan inmeden şöfor pasaportlarımızı alıp gidiyor, ve damgalanmış halde bize iade ediyor. Yani bizim yüzümüzü bile görmüyor sınır gorevlileri... Brezilya tarafı Arjantinden daha da sosyetik ve turistik. Burda da çift katlı üstü açık otobüsler ring seferi yapıyor. Brezilya tarafının olayi toptan karşıdan tüm hepsinin manzarasıni gormek. İki ülkeyi sadece aradaki nehir ayırdıgından, bir gün önce gezdığımiz arjantin bayraklı yerleri, izleme platformlarını, yürüyüş yollarını bu sefer Brezilya bayrağı altindan izliyoruz.... Unutulmaz kareler beynime kazınıyor....
Kızlar Arjantine evlerine dönerken, beni  Brezilya tarafındaki (Foz do İguazu) otobüs garına bırakıyorlar. Ve de benim 16 saatlik otobüs yolculuğum başlıyorrrrr.... Benim Sao Paula'ya tekrar dönmem gerekiyor, işlerim var!

BREZILYA TARAFI:

GARGANTE DEL DIABLO

Meger gokusaklarindan onlarca gorecekmisiz! Yine suyun kirilma noktasinin tepesindeyiz!



1 comment:

  1. ay ne tatli yazmissin, harika..
    tek duzeltme ( ukalaca) otra mas diye bagiroyodu islanmaktan nasibini alamamis manyaklar:)
    pesindeyiz, devam...

    ReplyDelete